Farklı görüşlere toleransı olmayan iktidarın hedefi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu. Bir genç, Mahfi Eğilmez'e umutsuzluğunu iletti. Eğilmez, Atatürk'ün Nutuk'u ile umudu yeniden bulduğunu vurguladı.
28 yaşında, İstanbul’da yaşayan bir özel sektör çalışanı, yıllarca kendini geliştirerek bir kariyer inşa etti. Ancak ülkenin politik ortamı nedeniyle mutlu olamadığını belirtti. Genç, Mahfi Eğilmez’e yazdığı e-postada, “Canım hocam, bu adamlar bizim gençliğimizi, geleceğimizi, mutluluğumuzu, umudumuzu, hayallerimizi çaldı” diyerek derin bir umutsuzluk hissettiğini ifade etti.
Bu genç, sadece kendi neslinin değil, sonraki nesillerin de geleceğiyle oynandığını düşündüğünü belirtti. “Gerçekten umut var mı, yoksa sadece kendimizi mi kandırıyoruz?” sorusunu yöneltti. Bu sorular, gençlerin içinde bulunduğu karamsar durumu gözler önüne serdi.
Mahfi Eğilmez, gençlerin umutsuzluğuna karşılık olarak, Türkiye’nin potansiyeline bir gün ulaşacağına inandığını vurguladı. “Bazen ben de umudumu kaybeder gibi oluyorum. O zaman hemen Nutuk’u alıyorum elime” diyerek, Atatürk’ün çizdiği manzarayı hatırladığını ifade etti. Eğilmez, Atatürk’ün umutsuzluğa kapılmadığını ve bu nedenle umutsuzluğa yer olmadığını belirtti.
“Eğer Atatürk o anda umutsuzluğa kapılıp geri dönseydi ne olurdu?” sorusunu sorarak, gençlere cesaret vermeye çalıştı. Eğilmez, “Umutsuzluğa yer yok, hep birlikte bu ülkeyi tekrar ayağa kaldıracağız” diyerek, gençlere umut aşılamaya çalıştı.
Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcını müjdeledi. O dönemde Türkiye, 1. Dünya Savaşı’nı kaybetmiş, ordusu yorgun ve fakir kalmıştı. Atatürk, Nutuk’un ilk sayfasında bu durumu anlatarak, gençlere ilham vermeye çalıştı. “Soyuzlaşmış” bir padişah ve işgal altındaki bir ülke, Atatürk’ün karşılaştığı zorluklardı.
Atatürk, büyük imkansızlıklara rağmen, Türkiye’yi yeniden inşa etmek için mücadele etti. Bu mücadele, gençlerin geleceği için bir umut kaynağı oldu. Eğilmez’in sözleri, gençlerin umudunu yeniden yeşertmek için bir çağrı niteliği taşıdı.