Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin haklarında dava açılan 12 sanık ve 3 çocuk hakkında yargılama süreci devam ediyor. Dava, Diyarbakır 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmekte. Tutuklu sanıklar, geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. Duruşmada, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) avukatları da yer almakta.
Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesiyle ilgili olarak 6'sı tutuklu 12 sanık ile suça sürüklenen 3 çocuk hakkında açılan dava, Diyarbakır 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Duruşmada, Cumhuriyet savcısı, sanıklar hakkında 'suçluyu kayırma' suçundan 6 aydan 5'er yıla kadar hapis cezası talep etti. Duruşma, sanıkların ve avukatlarının katılımıyla gerçekleştirildi.
Olay, 21 Ağustos 2024'te Narin Güran'ın kaybolmasıyla başladı. 8 Eylül 2024'te cansız bedenine ulaşıldı. Başsavcılık, 12 kişi hakkında 'suçluyu kayırma' suçundan iddianame hazırladı. Çocuklar hakkında ise ayrı bir iddianame kabul edildi. Bu durum, yargı sürecinin karmaşıklığını artırdı.
Tutuklu sanıklar arasında anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran yer almakta. Bu sanıklar hakkında 'iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. 23 Ekim 2024'te kabul edilen iddianame, sanıkların yargılanmasına 7 Kasım 2024'te başlandı.
Mahkeme heyeti, 28 Aralık 2024'teki duruşmada, tutuklu sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Ayrıca, Narin'in cansız bedenini saklayan Nevzat Bahtiyar'a da 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Bu gelişmeler, davanın seyrini etkileyen önemli adımlar oldu.
Diyarbakır'da devam eden bu dava, toplumda büyük bir infial yarattı. Narin Güran'ın ölümü, çocuk istismarı ve aile içi şiddet konularında tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Dava sürecinin nasıl sonuçlanacağı merakla bekleniyor.
Yargılama süreci, adaletin sağlanması açısından kritik bir öneme sahip. Sanıkların cezalandırılması, benzer olayların önlenmesi adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Toplumun adalet beklentisi, bu davanın sonucuyla doğrudan bağlantılı.