Amerikan Başkanı'nın özel temsilcisi Keith Kellogg, ABD'nin Ukrayna ile 22 maddelik bir barış planı üzerinde anlaşmaya vardığını açıkladı. Bu anlaşma, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesine ve bölgedeki istikrarın sağlanmasına yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Kellogg'un açıklamalarına göre, bu plan, ABD'nin Kırım üzerindeki Rus egemenliğini hukuken, Donbas'ın Rus kontrolündeki bölgelerini ise fiilen tanımasını içeriyor.
Barış planı, Ukrayna'nın Harkov bölgesindeki toprakların iadesini, Zaporijya Nükleer Santrali ile Kahovka HES üzerinde kontrolü, Dinyeper Nehri'nde geçiş garantisini ve Mıkolayiv bölgesindeki Kinburn kıstağının kontrolünü öngörüyor. Bu maddeler, bölgedeki güvenlik dinamiklerini değiştirebilir ve uzun vadede barış sürecini etkileyebilir.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, daha önce Kırım, Donbas, Herson ve Zaporijya'nın uluslararası düzeyde Rus toprağı olarak tanınmasının Moskova için bir 'olmazsa olmaz' olduğunu belirtmişti. Bu durum, ABD ve Ukrayna'nın barış planının uygulanabilirliğini sorgulatıyor. Rusya'nın bu konudaki tutumu, bölgedeki gerginliklerin artmasına neden olabilir.
Lavrov'un açıklamaları, Rusya'nın uluslararası ilişkilerdeki duruşunu ve stratejik hedeflerini gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, ABD ve Ukrayna'nın attığı adımlar, Moskova'nın tepkisini artırabilir ve yeni bir çatışma ortamı yaratabilir.
ABD ile Ukrayna, uzun süredir müzakere edilen stratejik 'nadir madenler-kaynak anlaşmasını' imzaladı. Bloomberg'in haberine ve ABD Hazine Bakanlığı ile Ukrayna Ekonomi Bakanlığı'nın doğrulamasına göre, bu anlaşma Washington'a Ukrayna'nın yeraltı kaynaklarından elde edilen gelirlerde pay alma imkânı sunuyor. Bu durum, iki ülkenin ekonomik ilişkilerini güçlendirebilir.
Anlaşma, iki ülkenin ortak bir Yatırım ve Yeniden Yapılanma Fonu kurmasını ve Ukrayna'nın ekonomik toparlanmasını hızlandırmayı amaçlıyor. Bu fon, Ukrayna'nın yeniden inşası için gerekli finansmanı sağlayabilir ve bölgedeki ekonomik istikrarı artırabilir.